zamanının ilerisinde olmak Fiil
zamanınin ilerisinde olmak Fiil
ödemelerinde hep gecikmek Fiil
zamanından önce doğmuş olmak Fiil
çağında önde olmak Fiil
zamanını dilediği gibi kullanmak Fiil
cezasını çekmeye başlamak Fiil
vakit ktiinıbeklemek Fiil
vaktini beklemek Fiil
fırsat gözlemek, kollamak, (uygun zamanını) beklemek.
He wanted to ask for a raise, but bided his
time until the right moment.
birine ayak uydurmak Fiil
vaktini boşa harcamak Fiil
birinin zamanını kendisine ayırma talebi
zamanını birine ayırmak Fiil
vaktini dilediği gibi harcamak Fiil
zamanını dilediği gibi kullanmak Fiil
vakit ktiinıdilediği gibi harcamak Fiil
zamanı iş ile oyun arasında bölmek Fiil
hapis süresini doldurmak Fiil
bütün zamanını almak Fiil
boş zamanını kullanmak Fiil
birinin vaktini almak Fiil
vaktini işgal etmek Fiil
zaman öldürmek Fiil
boş zamanını okuyarak doldurmak Fiil
boş gezmek Fiil
vaktini boşa harcamak Fiil
zamanını boşa harcamak Fiil
zamanının aşırı bir kısmını okumaya ayırmak Fiil
iyi günler görmüş geçirmiş olmak Fiil
gülüp eğlenmek, eğlenceli vakit geçirmek, zevku safa sürmek.
fevkalâde iyi vakit geçirmek, çok mutlu olmak,
have a rough/hard time: eziyet/sıkıntı çekmek.
çok boş vakti olmak Fiil
artık zamanı!
O günler yine geldi çattı.
Yemek zamanıdır.
a train for Paris: Paris treni (Parise giden tren).
What for? Ne için?

What did you that for? Bunu niçin yaptın?
What's this knife for? Bu bıçağın işi ne?
What's the German for bread? Ekmeğin Almancası nedir?
Vakit geldi.
zamanını öldürmek Fiil
vaktini iyi kullanmak Fiil
zamanını iyi kullanmak Fiil
vakit ktiinıiyi kullanmak Fiil
bir hafta sonra, haftaya bugün.
boş zamanında
birinin vaktini almak Fiil
gitme zamanı geldi
vadesinde ödemek Fiil
birinin kabulü için zaman sınırı tespit etmek Fiil
çağına damgasını vurmak Fiil
vakit öldürmek Fiil
zaman öldürmek Fiil
birinin vaktini almak Fiil
çok zamanını almak Fiil
birinin vaktini çalmak Fiil
birinin vaktini çalmak Fiil
zamanını iyi kullanmak Fiil
sık sık
etc.: bir çok kereler/günler/geceler vb.
Many's the time he used to say that: O bunu çok kereler söylerdi.
zamanını yapacağı işlere ayırmak Fiil
zamanını boşa harcamak Fiil
vakit ktiinıkötüye kullanmak Fiil
vaktini kötüye kullanmak Fiil
vaktini almak Fiil
(US) bir aylık vadeli mevduat
boş zamanını geçirmek için program yapmak Fiil
vaktini boşa harcamak Fiil
zamanını bir programa sokmak Fiil
vaktini okuyarak geçirmek Fiil
(US) zamanını boşa harcamak Fiil
zamanıni programlamak Fiil
zamanını programlamak Fiil
zamanını programlama
çıraklık/askerlik etmek.
hapis cezasını tamamlamak Fiil
zamanına fazla değer vermek Fiil
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak Fiil
çalışma süresini kısaltmak Fiil
boş zamanını geçirmek Fiil
birinin bütün zamanını almak Fiil
bir işi özenerek/itina ile yapmak.
bir işi itinayla yapmak Fiil
herşeyin zamanı zemini var
boş zamanını öldürmek Fiil
kere, defa.
three times ten: üç kere on.
Two goes into six three times: Altıda iki üç kere var.
kere, defa.
Two times five is ten: 2 kere 5 on eder.
sık sık, birçok defa.
birinin dinlenme vaktinden çalmak Fiil
birinin zamanını kötüye kullanmak Fiil
(US) iki aylık vadeli mevduat
zamanını boşa harcamamak Fiil
eşref saatini beklemek Fiil
uzun zaman beklemek Fiil
zamanını boşa harcamak Fiil
zamanını önemsiz şeyler için boşuna harcamak Fiil
fırsat kollamak Fiil